8
1-2 Söylediklerimizin özü şudur: Göklerde, Heybetli Olan’ın tahtının sağında oturan öyle bir başkâhinimiz var ki, insanın değil, Efendi’nin kurduğu asıl tapınma çadırında görev yapmaktadır. Çünkü her başkâhin hem sunular hem de kurbanlar sunmak üzere atanır. Bu nedenle, bu başkâhinin de sunacak bir şeyleri olması gerekir. Eğer kendisi yeryüzünde olsaydı, kâhin olamazdı. Kutsal Yasa’ya göre sunular sunanlar var. Bu kâhinler göklerdekilerin bir benzeri ve gölgesi olanda hizmet ediyorlar. Nasıl ki, Moşe çadırı kurmak üzereyken Tanrı tarafından şöyle uyarıldı: “Her şeyi sana dağda gösterilen örneğe göre yapacaksın.” Şimdiyse, Mesih daha iyi vaatler üzerine kurulmuş daha iyi bir antlaşmanın aracısı olduğu kadar, daha üstün bir görevin de sahibi olmuştur. Çünkü o ilk antlaşma kusursuz olsaydı, ikincisine gerek kalmazdı. Ne var ki, onları kusurlu bulan Tanrı şöyle diyor:
“ ‘İşte, İsrael halkı ve Yahuda halkıyla
Yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor’ diyor Efendi.
‘Onları Mısır diyarından çıkarmak için Ellerinden tuttuğum gün
Atalarıyla yaptığım antlaşma gibi değil, Çünkü onlar antlaşmamı tutmadılar,
Ben de onları umursamadım’ diyor Efendi.
10 ‘O günlerden sonra İsrael halkıyla Yapacağım antlaşma şudur’ diyor Efendi, ‘Yasalarımı zihinlerine yerleştireceğim, Yüreklerine de yazacağım.
Ben onların Tanrısı olacağım, Onlar da benim halkım olacak.
11 Hiç kimse yurttaşına, kardeşine,
Efendi’yi tanı diye öğretmeyecek.
Çünkü küçüğünden büyüğüne hepsi beni tanıyacak.
12 Çünkü haksızlıklarına karşı merhametli olacağım, Günahlarını ve suçlarını artık anmayacağım.’ ”
13 Tanrı, “Yeni bir antlaşma” demekle ilkini eski kılmıştır. Eskiyip yaşlanansa yok olmaya yakındır.